Bir arzum var, ay adamlar, qoyun deyim,
Sağlığında qiymət verin insanlara,
Yaxşılara sağlığında yaxşı deyin,
Sağlığında yaman deyin yamanlara.
***
Azerbaycan`ın rahmetli şairi Cabir Novruz bir şiirinde diyordu ki, “Sağlığında kiymet verin insanlara, İyilere sağlığında iyi deyin, kötü deyin kötülere”…
Nedense, hiçbir zaman bunu yapamadık…
Öldükten sonra mezarı başında göz yaşı sele dönüyor…
Ama sağlığında bin defa mezara koyuyoruz adamları…
Nedense insanlar sevdiğiklerinin başdaşını daha çok seviyor…
Şimdi değil, tarihe gidelim…
Sevgili Peygamberimiz değilmiydi bizim tarafımızdan taşlanarak kovulan…
Hazreti Ali kimin yatağında yatarak, onu ölümden korumuştu?
Bir kahraman göstere bilirmisiniz ki, hayattayken taşlamadığımız, aleyhte konuşmadığımız, kötülemediğimiz?
Fatih Sultan Mehmet, Büyük Süleyman, Şah İsmayıl, Atatürk hakkında neler konuşulmadı ki…
O büyük şahsiyetleri başdaşı bile kurtarmıyor boşağızlardan ve kuru iftiraçılardan…
Namları yaşadıkca, dedi-koduları hep sıcak kalacak…
Sahib olduklarımızın kadrini-kiymetini bilmedikce, bize kalan sadece mezar taşları önünde ağlamak olacak…
***
Yaşayan kahraman olmak oldukca zordur…
Bir olay yaşıyorsun ve bir anda her kesin gözünde kahraman oluyorsun…
Tam da o zaman birileri ortaya çıkar ve seni kahraman kürsüsünden indirmek için her çirkinliği yaparlar…
Türk İstiklal Savaşı`nın büyük komutanları ile ilgili günümüzde bile hadsiz insanlar neler yazmadı ki…
Heykellerini bile yıkmak istedi bazı haddini bilmezler… Neymiş, efendim, kulaktandolma bilgileri varmış…
Evet, bazen kahraman hayattan göcse bile sevenleri ile beraber düşmanları da unutmuyor ve ilk fırsatta kısas almak peşinde oluyorlar…
***
Bir azda Azerbaycan`dan örnekler getirim.
Bir kahramanımız var. Mehdi Hüseynzade. İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalya`da Hitler askerleri`nin başbelası olmuş bir kahraman… Bugün de her kes cocuklarına onun kahramanlıklarını anlatıyor. Fakat zamanında onun hakkında ileri-geri konuşanlar da az deyildi. Büyük devlet adamı Haydar Aliyev kendisine kadar gelen bu dedi-kodulara son koymak için dediyini yıllar sonra şahitler televizyonda şöyle anlatıyorlardı: “Aliyev dedi ki, “her bir kahraman insandır ve hatasız kul olmaz. Ama bu kahraman bizim halka lazımdır. İnsanları yetiştirmek için kahramanlara ihtiyacımız var. İnsanların gözünde kahraman olanları yıkmamak için doğru bile olsa, konuşmamalısınız. Nitekim ki, söylenenlerin hiç biri doğru değil”.
Günümüze gelelim. Bu topraklar kahraman yurdudur. Mübariz İbrahimov, Ramil Safarov, İbad Hüseynov gibi oğullar bu topraklarda yetişti. Belki Mübariz İbrahimov o kahramanlığa imza atandan sonra sağ kalsaydı, ağzında bakla islanmayanlar o büyük ruh sahibi için neler yazacaktılar. Nasıl ki, sağlamlığını Karabağ uğrunda savaşta kaybeden, vatan için büyük başarılara imza atan İbad Hüseynova bugün haksız hücumlar edilir. Aynı muamele Ramil Safarov`a karşı yapılmadımı? Ermeniler bile şapka çıkardılar sapı bizden olan baltaların Ramil Safarov`a karşı hedyanlarına…
Ben bu insanlar arasında yakından tanıdığım, gencliğine tanıklık ettiğim İbaddır. Türkiye`nin de yakından tanıdığı ve sevdiği İbad. Ankara`da Gölbaşı`nda ismini sokağa verdikleri, tüm devlet erkanının defalarca görüştüğü ve sevdiği bir komutan… Açıkcası, İbad`ın Türkiye`de bu şekilde sevilmesi göksümüzü kabartıyor. Karabağ gazisi olan evladımızı bizden daha çok değer verdiği, bizden daha yüce bir makam`a layık gördüğü için Türkiye`ye na kadar teşekkür etsek, azdır… Çünki sadə vatandaşından cumhurbaşkanına kadar her kes İbad`a ve onun simasında Karabağ gazilerine saygı gösteriyorlar. Aslında onu kıskanan gazi arkadaşları bundan daha da mutlu olmaları lazım. Türkiye`nin İbad sevgisi şahsa değil, genel olarak Karabağ`da savaşan tüm vatanseverlere olan bir yaklaşımdır. İbad orada kendini değil, onun gibi Karabağ uğrunda hayatını, sağlığını itiren her bir şahsı temsil ediyor.
O İbad ki, 1988-1990 yıllarında Rusya`nın Amur vilayetinde askerlik yaparken rusların Azerbaycan`a karşı yaptığı 20 ocak katliamını protesto ederek, aclık grevine başlıyor. Rus generallarının mudahelesi bile işe yaramıyor ve vaktinden önce onu Bakü`ye gönderiyorlar. Vatan`a döner-dönmez Karabağ savaşına hazırlanıyor ve ilk gönüllü savaşçılardan oluyor. “Türkler ölür, dönmez” sloganı ile savaşıyor ve istihbarat komutanı olarak, herkesin sevimlisine çevriliyor. Mayın patlaması ile hayatta kalsa da, sağlamlığını itiriyor. Bugün o, hayattadır ve biz böyle bir kahramanla övünmek yerine, onu yerden yere vuruyoruz. Ermeniler bile bizim kadar ona saldırmıyor. Neden? Hayatta kaldığı içinmi bu kin? Onundamı başdaşı olsaydı, bu söhbetler biterdi? Belki başdaşını değil, insanımızı sevek. Vatan uğrunda kurşun atan insanı bağrımıza basak?!
Kısacası, sağlığında kiymet verelim insanımıza ve kahramanımıza…
Bu fani hayattan daha da küsdürmeyelim vatan sevdalılarını….
Bugün onları bağrımıza basalım…
Çünki yarın gec ola bilir…
Azerbaycan\’ın Karabağı ermeni işgalı altındadır, bu sorunun barış yoluyla çözülmesine umut ediyoruz, ama umut bittiği anda savaş kaçınılmazdır. Türkiyemizin dört tarafı denizle sarılı olduğu gibi bir o kadar da hainle sarılı ve PKK terör örgütü ile savaş birmemiştir. Demem o ki, hem Türkiyemizin,hem de Azerbaycanımızın \”Bir sabah ansızın gele biliriz\” -diye bilen kahramanlara ihtiyacı var.
Kahramanlık-siyasi çıkarlar ve siyasetçiler için kefen giymek değildir.
Kahramanlık – Millet ve Vatan uğrunda bu toprakta kefensiz uyumaktır.
Büyük şairimiz M.A.Ersoyun dediği gibi.
Bastığın yerleri \”toprak\” diyerek geçme tanı!
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen Şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Şehitlerimiz de, gazilerimiz de bu vatan toprağı kadar bize azizdir.
Aziz olanın kiymetini bilelim!..